Ayla

İnsani duyguların kıyımındaki savaşla, içinize işlediği sahneleriyle ve hissettirdikleriyle bir o kadar derin bir film: ‘Ayla’

Cumhuriyetimizin 94. yıl dönümünde izleme fırsatı bulduğum filmle ilgili yazılanlar ve görüşler oldukça dikkatimi çekmişti. Bayramda izlemem sebebiyle de ayrıca heyecanlandım.

Macera, gerilim oldukça yerinde olduğu kadar, tüm sıcaklığıyla insaniyeti, samimiyeti, vicdanı küçücük tebessümle sizi etkileyen masumiyet ise bir o kadar hassas ve derinden…

Bir karıncayı incitmeden yaşatmak için savaşan bir Türk askerinin bakış açısı ve savaşı vicdanıyla mı yoksa iyiliğiyle miydi?

Bir karınca sürüsünü incitmekten kaçınan bir asker orduda nasıl savaşabilecekti?

Samimiyetiyle ve vicdani sorgulamalarıyla, kendi yaşamsal kıyılarının baş başa sorgusundaki bir Türk askerinin Güney Kore’de yaşadıklarını da geride bırakması isteniyor:

Türkiye’ye dönüp hayatına bıraktığı yerden devam ettiği vicdani sorgusuyla, hiçbir kan bağı olmadan da aile ve çocuk kavramlarının sevgi ile bütünleştiğinde nasıl farklı bir duygu olduğunu hissettirdiği bu film, her bir sahnesiyle soluksuz ve acı olduğu kadar tüm yaşamsal insani mozaiği hissettiren bir bakış açısını sunuyor insana.

Kar taneleri tertemizdir, iyileştirir ve samimileştirir..

Her şey saniyelik!

İnsan ve Barış‘a yakışan ne varsa bu filmde fazlasıyla görmek ve yaşamak mümkün. Minicik bir tebessümle bile inanılmaz bir sevgi kaynağı var.

Dünyayı küçücük bir hale getiren adımlarımız ise vicdanımızın ve sevginin sadece bir adım uzağında… Ama her daim göz bebeklerimizle yaşayıp büyütüyoruz.  Yani ne ekersek aslında onu biçiyoruz yaşamımızla dünyada.

Peki nasıl: “Ne düşünürsen, o olursun. Ne hissedersen, onu cezbedersin. Neyi hayal edersen, onu yaratırsın.” Gautama Buddha

Ama Bakınız!

Bulaşıcı Tebessümlü Bir Oylama ile acaba ‘Nasılız?’

Bir Cevap Yazın