İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı

Eylül’ün gelmesiyle değil de bitmesiyle tiyatro sezonu ve İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda da oyunlar sergilenmeye başlıyor…

Vee perdeden bir işsizlik yanığı kokusu da yükseliyor.

Oyunla tanışmam birkaç yıl önce oldu. Bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim açıkçası. Herkesin hayatının bir dönemini kaplayan bir iş görüşmesi macerası olduğu da düşünülünce aslında her bir yanı saran o mühim yarışlı süreç süratle sonuçlanmayı bekliyordu.

Oyun 2013 yılından beri Devlet Tiyatrosu sahnelerinde sergileniyor, tek kişilik bir oyun ancak bilet bulabilmeniz dört yıldır üzgünüm ki zor ihtimal olabiliyor bazen. Oyunu farklı iki sezonda iki kez izleme fırsatı bulanlardan biriyim.

” Önündeki havalı sıfatlar…

Ne üstüne yemin ederler…

Kapan psikolojisi depresyonu

İşsizlik ne kadar hafif bir şeymiş…”

Ne olur beni alın en iyi köle benim!

” Senin neyin eksik …

Neyin eksik olduğunu düşünerek beklemekten nefret etmeye başladım…

Hayattaki en büyük başarınız nedir?

En güçlü yönünüz nedir? Fiks soruları geliyor…

Her mülakat sonrası biz size döneceğiz diyenlerle kaç kişi arayacak ki kafa bulacaklar bekle sirkülasyonunda bekle… “

Ne yani önümde süpersonik bir iş hayatı var da ben mi seçmedim…

“Siz hiç makinenin ruhuyla yüzleştiniz mi?” Benim oyunu izlerken can yakıcı bulduğum sorulardan biri bu oldu ve tabii ki ‘yaşasın kötülük’ şarkısının hazin öyküsü ve sözleri kapladı beni bu cümle ile…

” Patlamaya hazır bir serseri mayınım…

Bayılırız işimizi övünerek anlatmaya.. bir nevi merhametle özgüven eksikliği

Ne hayallerim vardı şu anda hayallerimden de epey uzağım…

Cehennemi görmek için ölmenize gerek yok…  Bu yaşadığım ikinci dereceden işsizlik yanığı…”

İş arama sürecinde ne empatiklik ne de sempatiklik kalmıyor. Elbette ki hayatımızın her döneminde yaşadığımız keyifsiz anlar kadar mizahla büyüyen mizahın güzelleştirdiği çok şey var hayatımızda… Oyunda tebessüm etmediğiniz anlar çok çok az diyebileceğim ölçüde, pek tabii düşündürücü gerçeklikte elbette aynı ölçüde.

Gerçeklik elbette ki diğer yanda yanık kokusu ile büyüyor. Ancak bu oyun yalnızca bu yılki dördüncü sezonunda değil, yıllar sonra bile izlenebilecek oyunlar arasındadır. Her yıl değişen ve farklı boyutlarıyla herkesin hayatına dokunan durumların yansımasıdır oyundaki genç.

Gencin yaşadıklarının benzerleri, değişen dünya dengeleri ile birilerinin batması ve birilerinin yükselmesiyle yanık kokusunu arttırarak büyütmekte…

Hayatta ne olursa olsun, yine de hayatın ‘Mezeleri Güzel‘.

Hem keyifli, hem de canınızı yakacak bu kara komedi de düşünceli seyirler 😉

Dipçik gibi bir  küçük not: ‘Devlet Tiyatrosu’ görselleriyle yazımı fotoğrafladım.

Bir Cevap Yazın